Konkordato Projesi

Konutların Turizm Amaçlı Kiralanmasına Dair Kanunun İncelenmesi
Ocak 8, 2024
Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi
Şubat 21, 2024

ÖZET: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 17. HD. 20.12.2018 T. E: 2239, K: 3202 

Davacı gerçek kişilerin, sundukları ön projede, “konkordato ön proje eklerinde alacaklılara ilişkin bir liste bulunmadığı, sadece kendilerinin banka borçlarının tamamına kefil olduklarının belirtildiği, herhangi bir hedef ve faaliyet gösterilmediği, finansal analiz raporunun ise bilirkişi incelemesine göre yetersiz olduğu, ara bilançoya rastlanılmadığı” ve bu anlamda davacıların, İİK mad. 286 uyarınca aranan şartları karşılayan belgelerin dosyaya sunulmadığı; “şirketin konkordato sonucunda başarıya ulaşması halinde kendi projelerinin de başarıya ulaşacağı” şeklinde mahkemeye sundukları konkordato projelerinin, borçlu şirketten bağımsız bir konkordato proje olmadığı, kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, tamamen borçlu şirketin ön projesi üzerine temellendirildiği, alacaklılara sunulan bir projenin de bulunmadığı, sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep edildiği anlaşıldığından, talebin reddinin yerinde olduğu

Yukarıda yer alan istinaf mahkemesi kararının konusunu konkordato başvurusunda bulunan gerçek kişilerin durumu oluşturmaktadır. Burada ki gerçek kişiler genellikle şirket ortağı veya şirketin borçlarına şahsi kefil olan gerçek kişilerdir. Günümüzde bir çok ticaret şirketi finansal faaliyetlerini yürütürken kullandıkları kredileri ve keşide ettikleri çekleri şahsi sorumluluğu doğacak şekilde oluşturmaktadır. Özellikle bankalar ticaret şirketlerine kredi kullandırırken mutlak surette şirket ortaklarından şahsi kefalet istemektedirler.

Mali yapısı bozulan ticaret şirketler konkordato başvurusunda bulunurken kimi zaman dava dilekçesinde, şirketin yanında kendilerini de davacı olarak gösterip konkordato korumasından faydalanmak amacı gütmüşlerdir. Mahkemelerinde, davanın açılması ile birlikte hem şirket hem de davacı diğer gerçek kişiler hakkında geçici mühlet kararı verdiği görülmüştür.Bu kararlar tamamen hatalı olup 7201 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği ilk zamanlarda bu tip eksik ve hatalı kararların verilmesi oldukça doğaldır. Peki bu şekilde bir başvuruda mahkemece yapılması gereken işlem nedir. Mahkeme, davacısı hem şirket hem de şirket ortağı gerçek kişi olan bir başvuruyu aldığında ne yapmalıdır. Bu sorunun cevabı oldukça basit olup, mahkemece başvuru İİK 286 maddesi gereği incelemeye tabi tutulmalı, kanun hükmünde yazılı olan belgelerin her birinin her bir davacı açısından ayrı ayrı var olup olmadığı araştırmalı, dava dilekçesi ekinde İİK 286. Madde de yer alan belgelerin eksiksiz olduğunun anlaşılması durumunda her bir davacı açısından geçici mühlet kararı verilmelidir. Belgelerin eksik ve hatalı olması durumunda bu eksikliklerin tamamlanması için kesin süre verilmeli aksi halde başvurunun usulden reddine karar verilmelidir.

Sonuç olarak; konkordato başvurusu yapılması planlanan bir ticaret şirketinin ortakları açısından da geçici mühlet kararı alınması isteniyorsa, her bir davacı için( şirket, şirket ortakları) ayrı ayrı İİk 286.madde de yer alan belgeler eksiksiz hazırlanmalıdır. Aksi halde mahkemece başvuru usulden reddedilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir